Çetin Ay – Stratejik Yorum
Siyasetin yüzeyinde beliren dalgalar ne kadar çarpıcı olursa olsun, yönü asıl tayin eden yerin altındaki sessiz akıştır.
Türkiye bugün tam da böyle bir kavşağın eşiğinde.
Görünürdeki gelişmeler, daha derinde işleyen ve yarını hedefleyen bir sistemin yansımalarıdır.
Siyaset artık ekranlarda değil, görünmeyen mutabakatlar, örtük taahhütler ve açıklanmayan pozisyonlarla yön buluyor. Söylenmeyenler, söylenenin anlamını belirliyor.
İktidar cephesindeki refleksler, özgüvenden çok, denge kaybının ve dış müdahale riskinin işaretlerini taşıyor. Alınan kararlarla uluslararası temaslar arasındaki eşzamanlılıklar, içerde değil, dışarıda verilen sessiz onayların izlerini yansıtıyor.
Sistemde bazı aktörlerin hızla devreden çıkarılması; doğal bir siyasi değişim değil, başka masalara verilen sinyallerin gereğidir.
Ve burada net bir gerçeklik ortaya çıkıyor:
Lider için mesele yalnızca kaybetmek değil, kime ve nasıl kaybettiğidir.
Çünkü iktidardan çekilmek, bazen yalnızca bir son değil; tarihi yeniden yazma fırsatıdır.
Ancak bu, “Ben bıraktım, siz kurun” diyerek değil;
“Ben teslim ettim, siz tamamlayın” diyebilen bir olgunlukla mümkündür.
Tam bu noktada uluslararası iş insanı ve siyasetçi olarak, gözlemlediğim en çarpıcı kırılma şudur:
Toplumun yüzeyi değil, derini değişim istiyor.
Söylenen değil, susulan şeylerden bıkan bir millet var karşımızda.
Görünürdeki kutuplaşmanın ötesinde, toplumun tamamını kapsayan sessiz ama güçlü bir beklenti yükseliyor:
Mevcut yapının sonlanması.
Ekonomik sıkışma, toplumsal yorgunluk ve yönsüzlük birleşmiş durumda.
Bir yanda “ülke elimizden gidiyor” diyenler; diğer yanda “düzen lehimize dönüyor” diyenler var.
Ama hepsinden öte bir şey var:
Milletin artık aynı sayfada kalmak istememesi.
Muhalefet için bu bir fırsat değil; bir sorumluluktur.
Toplum hazır ama dikkatli. Değişim isteyen çok, güvenebileceği lider arayan daha fazla.
Gürültülü vaatler değil, sessizce sarsan tutarlılıklar karşılık buluyor.
Siyasetin bugün attığı her adım, yalnızca iç dengelerle değil; dışarıdaki hesaplarla da şekilleniyor.
Zamanlama ile içerik arasındaki farklar, görünmeyen müdahalenin parmak izidir.
Bu nedenle şunu açıkça söylemek gerekir:
Kurgusal iktidardan stratejik bir geri çekilişe geçilirse, hem kişisel güvenlik hem de tarihî miras korunabilir.
Bu yalnızca bireyler için değil, sistemin tamamı için geçerli bir çıkış yoludur.
Çünkü artık gerçek sorular şunlardır:
Kim seçilecekten öte, ne kurulacak, ne kaldırılacak, kim hangi zeminde duracak?
Bu cevaplar sandıkta değil; satır aralarında ve zamanlamalarda gizlidir.
Bazen mesele, ne söylendiği değil; neyin hâlâ söylenemediğidir.
Ve o sessizlikte, gelecek şekillenir.
Çetin Ay
BWA / BAŞKANI